Canııııııııııııııııııııım<3
|
|
|
|
|
AşkımızınÜçüncüAyı - Gelecekten Günlük
|
|
Gelecekteki bir günlük… “Uyandım, gözlerimi açar açmaz bir melek sanki… Gözlerim kamaştı her zamanki gibi, kendime gelemedim. Tabi kolları boynumda, dudaklarımız gece doyasıya öpüştükten sonra yorgun… Baktım şöyle bir, ‘seni çok seviyorum aşkım’ dedim içimden. Sanki duymuşçasına yavaşça açtı gözlerini. Şöyle bir baktı bana, sonra hafif bir gülümseme. Boynumdaki kollarıyla çekti beni yanına kadar, bende ‘koşa koşa’ gittim sanki… Sonra çok tatlı bir öpücük, his, aşk; dudağında dudaklarım… Her öpücükte mi nabzı fırlar insanın ilkindeki gibi? Her sarılışında mı elleri titrer, başı döner… Oluyor be, her öpücükte, her sarılışta ilk gibi… Doyasıya öpüştük, uzunca; sanki sabah kalktığımda ilk yapmam gereken nefes alma işlemini öpücükten sonraya ertelemişçesine… Sonra çekildi hafifçe, o kurban olduğum yüzünden düşmeyen gülümseme ile ‘hadi aşkım, kahvaltımızı yapalım’… Her günüm rüya gibi onunla… Kalktı, elimden tutarak beni de kaldırdı; öpüştük… Sonra mutfağa doğru yöneldi adımlarımız. Başladık hazırlamaya kahvaltımızı beraber… Sürekli ondan alamıyordum gözümü… Yüz yıl izlesem yüz birinci yılda da sıkılmadan sabahtan akşama kadar izlerim O’nu… Bıraktım elimde ne varsa, gittim yanına, sarıldım hafifçe o bir şeyler hazırlarken; ‘seni çok seviyorum’ döküldü ağzımdan kısık bir tonla… Döndü, gözlerimin içini yiyip bitirdi bakışlarıyla, ‘ben daha çok’ dedi ve küçük bir kahkaha ile doladı kollarını boynuma… Yine öpüştük sıkıca sardığım beli ile sıkıca sardığı boynumun arasında… Sanki ikimizde sürekli bunu istiyorduk. Ne kahvaltı hazırlamayı, ne televizyon izlemeyi ne de dışarı çıkmayı… Fakat bir şeyler yemek zorundaydık … Kısa süren bu andan sonra ‘hadi artık yapalım kahvaltımızı’ dedi ve hızlı bir şekilde O’na yardım etmeye başladım… Bitirdik hazırlamayı ve hemen yiyip bitirdik… Masayı da hemen topladıktan sonra hemen elinden tuttum, doğruca odamıza götürdüm… Uzandık yatağa öylece… Uzunca, aşk dolu öpüşmelerden ve sarılmalardan sonra ben hafifçe oturur pozisyona geçtim ve oda üstüme uzandı, açtım televizyonu… Biraz sabah programı izledikten sonra dün gece aldığımız yabancı bir aşk filmini açtım… Film devam ederken aslında filmi izlemediğimi, gözlerimin sürekli O’na kaydığının farkına vardım… Filmin bazı sahneleri öylesine duygusaldı ki, arada dolmuş gözleri ile bana bakıp gülümserdi; eğilir öperdim bende O’nu… Filmin bitiş sahnesi de öylesine duygusaldı ki, bu sefer gerçekten dökülen gözyaşları ile bana baktı; ‘kıyamam o gözlerine aşkııım, film sadece o’ dedikten sonra ellerim ile sildim gözyaşlarını. ‘Bitanem’ dedi bana çok içten gelen bir sesle; sonra kalktı, yapıştı dudaklarıma… Öyle büyülü anlardı ki onunla sımsıkı sarılı kollarımızla öpüştüğümüz anlar, gerçekten sarhoş oluyordum… Vakit öyle çabuk geçmiş ki, havanın karardığını sonradan açtığımız perde ile farkına vardık… ‘Bebeğim istersen bu akşam dışarıda yiyelim’ dedim, ‘tabi aşkım neden olmasın’ dedi gülümseyerek… Ben çabucak üstümü değiştirip aşağıya inmiştim, arabayı çalıştırıyordum. Sonra gözüm birden merdivenlere çevrildi ve ışık hızı ile büyüyen gözlerim, ‘O’ şeklini alan ağzım ile şaşkınlıktan ve aşktan büyülenmiştim… 14 yıl önceki o mezuniyet gecesindeki elbisesinin tıpkısını giymişti sanki… Makyajını da benzetmiş… Arabaya gelip binene kadar sanki bir ömür geçti… Yanımdaki koltuğa oturunca ‘küçük bir sürpriz yapayım dedim’ dedi bana gülümseyerek… Küçük değildi ki ama sürpriz, 14 yıl öncesini yaşattı bana o saniyelerde sanki… Kalbim fırlayacak gibi oldu ve ellerini sımsıkı tuttum… Sonra hafifçe yaklaştım dudaklarına, elindeki küçük çantayı arkaya koydu ve kollarını boynuma sardı, bende onun belini sardım… Yine uzunca doyasıya öpüştük… Sanki 14 yıl önceki yapamadığım, içime ‘öküz oturan’ olayın acısını çıkarıyordum sanki … Sonra güzel bir restaurantta güzel bir akşam yemeği yedik. Bittikten sonra yine ellerimiz birbirine mıknatıs gibi yapıştı… Ben tam arabaya yöneldim fakat o ters yöne giderek ‘aşkım biraz yürüyelim sahilde’ dedi… Yürüdük, oturduk, öpüştük, sarıldık, yıldızları izledik… Rüya gibi geçen bir yürüyüşten sonra evin yolunu tuttuk… Sarmaş dolaş çıktığımız merdivenlerden sonra hemen üzerimizi değiştirip, elimizi yüzümüzü güzelce yıkayıp yatağa attık kendimizi… Sarıldım ona, bana baktı, ‘seni çok seviyorum’ dedi, ‘bende, bende, bendeeee’ dedim ve yaklaştım dudaklarına… Oda yaklaştı ve kaçıncı olduğunu sayamadığım öpüşmelerimize bir yenisini ekledik… Saat 4’e kadar öpüştük neredeyse… Arada durduk tabi, ben onu izledim, o beni… 4’ten sonra sızmışız ikimizde sarmaş dolaş, o halde; dudaklarımda tek bir cümle: ‘seni çok seviyorum sevgilim…’ ”
|
|
|
Bir ömür seninle… Geçsin bir ömür seninle. Ömrümün tamamı ol, seveyim seni aşk dolu yıllarca… Sabahlara kadar güzel yüzün süslesin gözlerimin içini, ellerin tamamlasın ellerimi… Dudaklarımız aşkımızın ateşi ile yansın tutuşsun, kalplerimiz hep bağlı kalsın birbirine… Yıllar yetmez ki bize. Sonsuz ömür hakkı tanırsa Rabbim bize, anca doyarız birbirimize… Bak aşkım, gözlerimin içini, kalbimin derinliklerini düşün; kendini bulacaksın… Ben yaratılırken, yaşam kaynağım herkesten farklılaştırılmış. Sadece “sen” ile yaşarım ben, sadece “sen”… Geçsin gitsin bu ömür seninle, olursa ömürlerde… En değerlim, kutsalım, senin için yaratılmışım ben… Sensiz bir hiçim şu yalan dünyada, senin ile mutlu bir aşk adamı… Ya nasıl anlatsam ki ben, anlatılamaz; sen, senin aşkın, senin güzelliğin… Bilinmeyen, ulaşılamaz güzellikteki bir melek, benim sevgilim… Dünyaları verseler değişmem saçının telini, ömrümün geri kalanı… İsmin yetiyor kalbimin uçacak gibi olmasına, sadece “Selen” yetiyor… Aşkın deli etti gerçekten… Bir ömrün seninle geçeceğini bilmek, aşkından deli etti beni. Gecem oldun, gündüzümsün; gözbebeğimsin her dakika benimle… “Elleri ellerime, gözleri gözlerime, saçları saçlarıma karışan bir sen olsan…” Her gün her fotoğrafına bakarken ağzımdan dökülen cümle, “ölürüm ben sana…”, bir diğeri de, “SeniÇoookSeviyorumHayatııım…”<3 |
|