Canııııııııııııııııııııım<3
|
|
|
|
|
AşkımızınÜçüncüAyı - Aşk mı
|
|
Aşk mı? Evet, geldi bir gün yine prens… “Artık yeter, dayanamıyorum… Sevgim dolup taşıyor… İçimde biriken özlem… Oh, aman Allah’ım anlatamıyorum…” der bana hep… İçindeki özlem ve aşk, bildiğin çocuğu yerden yere vuruyor, hırpalıyor yahu… “O” diyordu başka bir şey demiyordu vallahi. Bende tuttum kolundan, sıkıca kavrayıp oturttum koltuğa. Şaşkın ve tedirgin bir bakış atarak buruşmuş dudaklarını gevşetti ve bana “Beni kendime getir…” dedi… Başladım, nereden başladım, nasıl başladım konuşmaya hiç hatırlamıyorum. Bir hastalığa çare bulurmuşçasına sabaha kadar oturduk, sürekli onu dinledim… “O işte, o… Benim hayatım o. İçimdeki özlem yiyip bitirecek beni… Çaresi belli bir hastalığın içindeyim sanki…” O’nun tek çaresi “O”ydu… Onun biricik aşkı… Bu hastalığı, bu telaşı bir tek o giderebilirdi… Kim ister ki günler boyu uzaktakini sabırla beklemeyi? O istiyordu… O’nun amacı bu telaştan kurtulmakta değildi. O’nun tek amacı sevgisini anlatacak birileri bulmaktı… Ama kim anlardı ki onu? Tabi ki onun durumunda biri anlardı… Fakat yok, onun kadar seven, onun durumunda hiç kimse yok; bir kişi hariç… İşte o çaresiz prensin çaresi, işte o prensin içindeki özlemin tek sebebi; aşk… Aşkı istiyordu o, aşkını istiyordu… O’nu anlayan, O’nun kadar hatta hep “en çok ben” diyebilecek ve bunu kabul ettirecek kadar çok sevecek birini istiyordu… “Prensesim” dediği meleği istiyordu ve onu bulmuştu… Prensin aşkının sahibi, kısacası prensin sahibiydi o melek. O geldiği zaman bizim telaşlı, üzgün, kederli prensimiz bildiğin kuzu kesilirdi… Sadece hissederdi onu; kâh ellerinde, kâh kollarında, kâh dudaklarında… Tek amacı buydu, bunu yaşadığı anları bir daha yaşatacak olan “prensesiyle” ömür boyu yaşamak… Prensese ne demeli peki? Oda istiyordu… Onun sevgisi kimsede yok aslında… Sanırım yetti bu cümle ondaki sevginin büyüklüğünü anlatmaya… Ben şimdi bunu yazarken geleceği göremesem, mutlu son olarak “prens ve prenses ömür boyu mutlu yaşadılar” diyebilecek kadar inanıyorum bu aşka… Ama son bir cümle ise; prensin dili koparcasına, boğazı yırtılırcasına haykırdığı cümleydi: SeniçokseviyorumPrensesim… <3
|
|
|
Bir ömür seninle… Geçsin bir ömür seninle. Ömrümün tamamı ol, seveyim seni aşk dolu yıllarca… Sabahlara kadar güzel yüzün süslesin gözlerimin içini, ellerin tamamlasın ellerimi… Dudaklarımız aşkımızın ateşi ile yansın tutuşsun, kalplerimiz hep bağlı kalsın birbirine… Yıllar yetmez ki bize. Sonsuz ömür hakkı tanırsa Rabbim bize, anca doyarız birbirimize… Bak aşkım, gözlerimin içini, kalbimin derinliklerini düşün; kendini bulacaksın… Ben yaratılırken, yaşam kaynağım herkesten farklılaştırılmış. Sadece “sen” ile yaşarım ben, sadece “sen”… Geçsin gitsin bu ömür seninle, olursa ömürlerde… En değerlim, kutsalım, senin için yaratılmışım ben… Sensiz bir hiçim şu yalan dünyada, senin ile mutlu bir aşk adamı… Ya nasıl anlatsam ki ben, anlatılamaz; sen, senin aşkın, senin güzelliğin… Bilinmeyen, ulaşılamaz güzellikteki bir melek, benim sevgilim… Dünyaları verseler değişmem saçının telini, ömrümün geri kalanı… İsmin yetiyor kalbimin uçacak gibi olmasına, sadece “Selen” yetiyor… Aşkın deli etti gerçekten… Bir ömrün seninle geçeceğini bilmek, aşkından deli etti beni. Gecem oldun, gündüzümsün; gözbebeğimsin her dakika benimle… “Elleri ellerime, gözleri gözlerime, saçları saçlarıma karışan bir sen olsan…” Her gün her fotoğrafına bakarken ağzımdan dökülen cümle, “ölürüm ben sana…”, bir diğeri de, “SeniÇoookSeviyorumHayatııım…”<3 |
|